- Tarih: 04 Ağustos 2025
- Yazar:
TSD GENEL BAŞKANI ŞÜKRÜ BOYRAZ'IN TBMM MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYON ÜYELERİNE YAZDIĞI RAPOR!
T.C.
TBMM MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYON
ÜYELERİ
Ülkemizde yaşanan ağır ekonomik bunalım, siyasette yaşanan sorunlarla birlikte yükümüzü ağırlaştırıyor. Çalkantılarla dolu bir dönem yaşayan Türkiye işsizliğin açlığın, yoksulluğun pençesinde kıvranıyor. Halkın siyasete ve siyasetçiye olan güveni Tahribata uğrarken, demokrasi ne siyasi partilerle ne de toplumsal alanda yaşama geçirilebilmiş değil. Çözümü sadece bireylerden bekleyen, kurtarıcı arayan anlayışlarımız siyasete müdahil olmamızı engelliyor. Diğer yandan baskıcı-otoriter, gerici siyasi yaklaşımların akıldışı vaatleri ve çağdışı zihniyetleri halkımızın haklı tepkileri ve çaresizlik üzerinden güç toplamaya çalışıyor.
Oysa sorunlarımızın çözümü ve değişim, öncelikli bizlerin siyasette aktif olarak yer almasından ve siyaset yönetimine katılmamızdan geçiyor. Değişime kendimizden başlayarak Türkiye’yi ve dünyayı değiştirmeye talip olabiliriz.
Aileleri ile milyonları bulan Engelli yurttaşlar çözüm bekliyor!
Türkiye’de yaşanan ağır sorunların faturasını ne yazık ki halkımız ödüyor. Çığ gibi büyüyen işsizlik ve yoksullukla boğuşan halkımız, açlık tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Aileleriyle birlikte milyonları bulan Engelli yurttaşlar ise bu sorunları daha fazla yaşıyor. Bugüne kadar Engellilerin ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlarının çözümünde ise yeterli adımlar atılmadı. Çözümsüzlüğün temelinde yatan nedenleri şu şekilde sıralayabiliriz:
1-) Devletin Engellilerle ilgili çeşitli alanları kapsayan, bütünlüklü bir politikasının olmaması.
2-) Engellilerin gruplarına göre sayılarının, ekonomik ve kültürel durumlarının bilinmemesi, bu yönde ciddi bir araştırmanın yapılmamış olması.
3-) Çok sayıda yapılan yasal düzenleme arasında paralellik olmaması, mevcut yasaların sağladığı olanakların Engelliler ve aileleri tarafından bilinmemesi, bilgilenme ve uygulamadaki sorunların devam etmesi.
4-) Engellilerin kayıt altına alınarak yaşam boyu danışma ve rehberlik hizmetinden yararlanmalarının sağlanamaması.
5-) Yetkililerin konuya yabancı olması nedeniyle sorunları tanıma ve anlamakta zorlanmaları, yaşamı Engellilerin sorunlarıyla mücadele etmekle geçen, bu alanda uzmanlaşan ve yüksek öğrenim gören Engellilerin yetkili makamlarda görevlendirilmemesi.
6-) Yerel yönetim birimi il özel idareleri ve belediyelerin uzun vadeli ve kapsamlı planlamalar yerine günü birlik çözümlere yönelmeleri.
7-) Yazılı ve görsel medyada konuya yeterince yer verilmemesi, mevcut programların da uzman görüşlerinden ziyade sansasyonel haberlerle ve magazin haberleriyle doldurulması.
8-) Bu alanda faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinin çalışmalarını 5253 sayılı dernekler kanununa göre yürütmeleri nedeniyle her açıdan yetersiz örgütlerin ortaya çıkması, bu durumun kaynak ve emek israfına yol açması.
9-) Gelişmiş ülkelerdeki çağdaş uygulamaların ve teknolojik gelişmelerin izlenip ülkemiz koşullarına göre uygulanmasının sağlanamaması.
10-) Çıkarılan yasaların hazırlanması sırasında sivil toplum örgütlerinin katılımlarının yeterince sağlanamaması.
11-) Bu alanda faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinin kaynak ihtiyacının kalıcı bir şekilde çözüme kavuşturulamaması nedeniyle bu ihtiyaçların çeşitli yardım kampanyalarıyla sağlanması ve yardım toplama faaliyetlerinde yapılan kimi istismarların önlenememesi
12-) Aile ve sosyal politikalar Bakanlığı’nın Yaşlı ve Engelliler Genel Müdürlüğü kurulmasına rağmen Engellilerle ilgili uygulayıcı birimler arasında yeterli koordinasyon sağlanamaması.
13-) Engellilerle ilgili akademik çalışmaların genelde uygulamadan kopuk teorik düzeyde kalması.
Sorunların çözümünü engelleyen bütün bu nedenler kimi iyi niyetli çabaların istenilen sonucu almasını engelliyor.
14-) Engelliliği tespit Rapor yönetmenliği karmaşası
1. Engelli engelini tespit için Rapor, manuel Sandalye veya akülü sandalye Kullanacak ayrı rapor, sonda kullanacak ayrı rapor, ortez kullanacak ayrı rapor, protez kullanacak ayrı rapor, işitme cihazı kullanacak ayrı rapor, bez kullanacak ayrı rapor, sürücü belgesi alacak veya yenileyecek ayrı rapor, özel tertibatlı araba alacak ayrı rapor, işe girecek ayrı rapor emekli olacak ayrı rapor vs. ve bunlar için randevu almak alacağı bazı yardımcı cihazlardan daha pahalı rapor ücretleri ödemek zorunda kalınmaktadır ayrıca hangi hastane hangi raporu verdiği sürekli değişiklik göstermektedir bu sorun Öncelikle hastane ve dr iş yükünü artırmakta,
Önerimiz, Engeli sürekli olanların kapsamlı ve yaşamı boyunca Kullanacağı tek bir raporun verilmesi, engelli raporlarından ücret alınmaması, süreğen hastalarda veya tedavi sonucu düzelecek engelli veya hastalara süreli raporların verilmesi ve bu raporların sınıflandırılarak veri tabanı oluşturulması vatandaşı ve devletin işleyişini kolaylaştıracaktır.
Engelliler çalışmak istiyor!
Çalışma hakkı temel insan haklarındandır. % 40 ve üstü sürekli raporu olup işe giren 4857 sayılı İş Kanunu 30. Maddesi iş ve 657 sayılı Devlet Personel Yasasının engelli çalıştırma zorunluluğu ciddi para cezası yaptırımı ve teşvik öngörmesine rağmen kapsamdaki iş yerlerinde 25.000 Engelli işçi kotası ile 20.000 civarında da Engelli memur kotası henüz doldurulamadı. Uygulanan para cezalarındaki tahakkuk ve tahsilat miktarı ise olması gerekenin binde sekizi civarında olup 3 uygulama sonunda toplanan miktar beş yüz milyar (900.000.000) (?) liradan ibarettir. Söz konusu bu düzenleme İş-Kur’a ait bir hesapta toplanan para cezalarının, Engellilerin mesleki eğitim ve rehabilitasyonları ve meslek sahibi olmaları için kullanılmasını öngörüyor.
Ne var ki uygulama yönetmeliği henüz çıkarılamadı. On binlerce Engelli işsiz olduğu, mesleklerinin bulunmadığı düşünüldüğünde bu rakamla kapsamlı bir meslek eğitiminin ve meslek edindirmenin olanaksızlığı ortadadır. Kendi işini kurmak isteyenlerin herhangi bir kredi desteği ve kolaylığı olmadığı gibi bazı mesleklerde vergi indirimi yoktur. Eğitim ve kariyer sahibi engelliler, ön yargıların etkisiyle uzmanlık alanları dışında vasıfsız işlerde ve kadrolarda istihdam ediliyor. Engellilerin çalışmaları sırasında verimini arttıracak işyeri düzenlemesi, yardımcı araç ve gereçlerin kullanımı ise hiç düşünülmüyor, Emekliliğe baş vuran ve sürekli ibaresi bulunan heyet raporuna rağmen yeniden raporun istenmemesi,
Bu alana aktarılacak kaynağın olmaması önemli bir sorun alanı olarak beliriyor. Oysa işverenlerin bu düzenlemeler için yapacakları harcamaları özendirmek gerekiyor. Engellilerin eğitimlerindeki yetersizlikler ve sakatlığın çoğu zaman ileri yaşlarda ortaya çıkması nedeniyle özellikle Devlet Personel Yasası ve ilgili düzenlemelerin eğitim ve yaş durumuyla ilgili sınırların Engelli bireyler lehine genişletilmesi önem taşıyor.
Emeklilik hakkı
Has bel kader iş bulan engelli eskiden %40 ve üstü engelli olup işe giren engelli 15. Takvim yılı 3600 gün pirim ödemesi olanlar emeklilik hakkı kazanıyordu, AKP Döneminde bu yasa 3 kategoriye çıkarıldı engel derecelerine göre 16.yıl.18.yıl 20. Yıl çıkarıldı bunulanda yetinilmedi,
15.Ocak 2025 tarihinde torba yasasına konulan iş yasasında Engellinin emeklilik hakkı kademe kadem iptal edildi, %80 engelli bile olsa emekli olamayacak şekline getirildi Tek engel gurubunda en az %40 alanlar sgk sağlık kurullun da değerlendirilip yapılabilir, (şöyleki örneğin raporun bütünü değişik hastalıklardan toplamda % 60 da engelli olsada emekli olmaz denilmektedir) oysa bir engellinin çalışma hayatı sağlıklı insanla mukayese edilemez bu yasanın yeniden düzenlenmesi ve Türkiye birleşmiş milletler üyesi birleşmiş milletler engelli hakları sözleşmesine uyulsun.
Engelliler eğitim istiyor!
Gelişmiş ülkelerdeki uygulamalara bakıldığında Engelliler eğitim konusunda Türkiye istenilen düzeyin çok gerisinde kaldı. Eğitim olanaklarından yararlanamayan Engellilerin sayısı konusunda gerçekçi bir tespit yapılmadı. Hangi bölgede ne kadar sayıda Engellinin bulunduğu, bunların ne kadarının eğitim çağında olduğu bilinmeden özel okul açılması ve bu okullara yeterli sayıda öğrenci bulunamaması nedeniyle büyük bir kaynak israfı söz konusu oldu. Diğer taraftan planlı bir personel politikası olmadığından Engellilerle ilgili eğitim kurumlarında deneyimsiz kadro yığılması meydana geldi.
Bugün okullarda uygulanan eğitim programları ile eğitim araç-gereçleri ve yetişmiş personel sayısı ihtiyacı karşılamaktan çok uzak. Görme Engellilerin kullandığı Braill yazıyla yazılmış materyaller sayı ve çeşit yönünden gelişmiş ülkelerin ancak biri düzeyindedir. Bazı okullarda okul kütüphanesi bulunmamakta bulunanlarda ise çok az sayıda braill ve sesli kitaplar yer alıyor. Genel Kültür ihtiyacını karşılamak için 1998 yılında bir protokolle kurulması kararlaştırılan Ulusal Körler Kütüphanesi ve Matbaası projesine yönelik bugüne kadar hiçbir mesafe alınamadı.
Eğitimini Körler Okulları dışındaki okullarda sürdüren görme Engellilerin eğitim sorunları ise hala çözüm bekliyor. Bu öğrencilerin ders kitabı ve diğer kaynak kitap ihtiyaçlarını karşılayacak gerekli olan özel araç-gereçleri sağlayacak, yönetici ve eğitimcileri aydınlatacak yeterli ve kalıcı uygulamalar yoktur. Birçok ülkede birden fazla engele sahip Engelliler için özel bir okul olmasına rağmen ülkemizde henüz bu konuda hiçbir uygulama yoktur. Görme Engellilerin eğilimleri ve yetenekleri doğrultusunda bir mesleğe yönlendirilmesi için uygulanan eğitim programları yetersizdir. Hangi meslek liselerinin hangi bölümlerinde okuyabileceklerini gösteren bir düzenleme olmadığı için görme Engellilerin en başarılı oldukları müzik alanında bile bu okullara girişlerinde ciddi sorunlar yaşanıyor. Birçok ülkede görme Engellilerin başarı gösterebilecekleri alanlarda özel meslek okulları olmasına rağmen ülkemizde henüz böyle bir uygulama hayata geçirilmedi.
Okul öncesi Engelli çocukların eğitimini ve ailelerin aydınlatılmasını sağlayacak ülke çapında yaygın hale getirilmiş kalıcı çalışmalara duyulan ihtiyaç yıllardır sürüyor.
Ciddi bir araştırma yapılmadan birçok yüksek öğrenim kurumu, Engelli öğrenci alımına kapalı tutuluyor. Açık olan yüksek öğrenim programlarına devam eden Engelli öğrencilerin ders kitapları ve yardımcı kaynak ihtiyaçları karşılanamazken bu ihtiyaçlar öğrenciler tarafından çok ilkel yöntemlerle ve pahalı bir şekilde gideriliyor.
Otizm li Down sendromlu bireylerin eğitimi
mental reterdasyon, down sendromu ve otizmli bir birey her hangi bir suç olayında 57/1 kapsamında yargılanarak akıl hastası olarak ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde tedaviye alınması?
Dünyada henüz tedavisi olmayan bu durumların tedavi edilmek için hastanelere yatırılması bilimsel gerçeklere aykırılık teşkil eder bu kişiler bu gibi durumlarda rehabilitasyon merkezlerinde rehabilite edilmesi gerekir. Bu sendromlara sahip kişilerin ömür boyu rehabilitasyon merkezlerine devam etmeleri gerekmektedir ve ne yazık ki ülkemizde bu tür faaliyet ve rehabilitasyon merkezlerinin eksikliği bu bireylerin yetişkinliğe geçtiklerinde aileleri ve bireyleri toplumdan uzaklaşmalarına neden olmakta ve ciddi hak ihlalleri ile karşı karşıya kalmalarına neden olmaktadır.
Oysaki taraf olduğumuz BM Engelli hakları sözleşmesinin 4. ve 31 maddeleri derki taraf devletlerin engelliler ile ilgili ayrıştırılmış veri toplama zorunluğu vardır, Aynı zamanda yine BM sözleşmesine göre tüm engel gruplarına yönelik rehabilitasyon hakkını devlet sağlamak zorundadır.
İkinci konu Eğitim alanında özel gereksinimli bireylere yönelik gelişmiş ülkelerde haftada 20 saatten az olmamak üzere bireysel eğitim verilirken bizim ülkemizde bu sayı ayda 8 saat olarak belirlenmiştir, Bilim özellikle otizmin ömür boyu bireysel desteğe ihtiyaç duyduğunu bize söylemektedir, Otizmli bireylerin haftada en az 20 saat bireysel eğitim alamamaları ve okullarda alanında uzmanlaşmış eğitimcilerin olmaması 3 haftalık halk eğitim kursu ile milli eğitim bakanlığı tarafından alan dışı öğretmenler özel eğitim sertifikası verilerek özel eğitim ve eğitim uygulama okullarına görevlendirilmeleri multidisipliner bir eğitim yapısı içerisinde eğitim alması gereken bireylerin okullarda sadece vakit öldürmelerine ve okulların eğitim kurumu yerine bakım merkezleri gibi bir yapıya dönüşmelerine neden olmaktadır. Kâğıt üzerinde her şey prosedürüne uygun görünmesine rağmen uygulamalardaki aksaklıklar,
Yetersiz eğitimciler nedeni ile var olan kurumların ne yazık ki içinin bos olmasına neden olmaktadır.
Engelliler uygun ulaşım ve kent mimarisi istiyor!
İmar yasası ve ilgili yönetmenlikler, 5378 saylı Engelliler kanunun geçici 2. ve 3. Maddeleri kamuya açık binalar ile kent mimarisinin, Türk Standartları Enstitüsünce belirlenmiş standartlara uygun olmasını öngörüyor. Oysa en gelişmiş kentlerde ve en modern kamu binalarında bile bu standartların uygulanmadığı görülüyor. Bu nedenle Engelliler sosyal yaşama katılımda konutlarından çıktıkları andan itibaren büyük zorluklarla karşılaşıyor. Engelliler alışveriş merkezleri, kütüphane, sinema, tiyatro gibi merkezlerden mimari engeller nedeniyle yararlanamıyorlar.
Ülkemizin toplu taşıma sistemleri ve yapıları Engellilerin kullanımına uygun olmadığından seyahat özgürlüğümüz kısıtlanıyor. (H) sınıfı sürücü belgesi alabilen ortopedik Engelliler 4458 Gümrük Kanunun 167. Maddesi gereği gümrüksüz, vergisiz, özel tertibatlı otomobil ithal edebiliyor ve yurt içinde de alınabiliniyordu, İlgili yasa gereği Sürücü belgeleri on yıl süreyle yenilenmesi zorunlu hale getirildi, özellikle bedensel engelli olup sürücü belgesi almış olan ve yıllardır özel tertibatlı araçlarıyla işine gidebiliyor sosyal hayata karışabiliyor, bu yasanın yürürlüğe girdiği tarihten buyana (tahmine elli yıldır) ortopedik ortopedik engellilerin trafik kazalarına bakıldığında yok denecek kadar azdır, son yapılan rapor yönetmenliği gereği sürücü belgelerini değişmek için müracaat eden Bedensel engellilerin nerdeyse tamamına yakını sürücü olamazsın deyip sürücü belgeleri iptal edilip engelli bireylerine adeta ev hapsi cezası verilmektedir, Milli sporcu olan, çalışan, eğitime giden, sosyal yaşamda özgürce eşit şartlarda yaşamaya çalışan Engellilerin Adeta hayattan koparılmaktadırlar,
Sürücü belgelerini Yenileme şansı bulan bedensel engelliler Kendi imkanları veya Bağış bularak yurt içinde aldıkları özel tertibatlı otomobillere önce motor hacmi sınırlanması konuldu, bununla yetinilmedi Fiyat kotası getirildi bunuda engelliye çok gören maliye bakanı Ocak 2025 tarihinde yayınladığı yönetmenlik ile en az %40 yerli otomobil ve 10 yılda bir arabalarının değişim yasasını koydu,
Çıkan yasa resmî gazeteden yayınlanmadan önce alınan arabalar 5 yılını doldurmuş Aralık 2024 tarihinde arabasını satmış Ocak 2025’te yeni arabasını alacak bedensel engellilere on yılı doldurmadan araba alamazsınız diyor maliye ve engelli arabasız kalıyor işine, eğitimine sporuna ve sosyal yaşantısına katılamıyor.
Önerimiz bu yasanın ivedilikle düzeltilmesi engellinin yaşadığı mağduriyetin giderilmesidir.
bu yasaya göre alınacak arabaların öncelikle kullanım bakımında can güvenliği az, bedensel engellinin yaşamını kolaylaştıran Manuel tekerlekli sandalye veya Akülü sandalyesini beraberinde taşıma imkanı yok sporcu engellinin Basket arabası, Okçu sporcunun Yay ve takımlarını taşıma şansı hiç yok Bunun sebebini sorduğumuzda Engelliler su istimal ediyorlar arabayı alıyorlar hiç alakası olmayanlar kullanıyor denilmektedir evet bu kısmen doğru, ancak devletin birinci görevi bu su istimal edenlerin hangi sınıf engelli olduğunu belirleyip bunlara göre bir yasanın çıkarılmasıdır bir mahallede bir hırsız var ise tüm mahalleyi cezalandırmak ne kadar doğru bir yaklaşımdır. Raporuu işleyenler %90 ve üstü engelli raporu alan yaşlı dedelerimiz veya ninelerimiz, Kanser geçirmiş hastalar, görme engelliler veya zihinsel engelliler adına alınan arabalardır,
Önerimiz bedensel engelli olup özel tertibatlı otomobil kullananların bunlardan ayrı tutulması, bedensel engelli sürücü. Özel tertibatlı otomobillerde 10 yıl kullanmak mümkün değil şöyleki bir aracın garanti süresi maksimum 3 yıldır birçok arabanın garanti süresi bitiminde sürekli arıza oluşmaktadır Bir bedensel engellinin arabasının oto yolda arıza yapması sonucu yaşanacak kazaları da beraberinde getirir.
Önerimiz, özel tertibatlı otomobillerin garanti süresi bitiminde dileyen arabasını yenileyebilsin, kendi engeline uygun bulduğu arabayı alabilsin, %40 yerli ibaresinin kaldırılması Motor hacmi ve fiyat sınırlanmasının kaldırılmasıdır.
%90 ve üstü engelli olanları ayrı değerlendirilsin ve birtakım yaptırımlar uygulansın.
Ancak bu uygulamadan %90 altında derece alan zihinsel Engelliler, görme Engelliler, sağır ve dilsizler faydalanamıyorlar. Söz konusu otomobil yasasının yeniden ele alınarak çağdaş ülkelerde uygulandığı şekilde düzenlenmesinin sağlanması gerekiyor.
Milyarlık modern toplu taşıma sistemleri ise Engellilerin ihtiyaçları düşünülmeden projelendirilip inşa ediliyor. Sonradan fark edilen ve rencide edici bu durum yeni yatırımlara rağmen istenilen standartlara ulaşılamıyor. Engelliler başkalarından yardım almadan klasik toplu taşım sistemlerinden yararlanamıyor. Gelişmiş teknolojik sistemlerin bu alanda kullanılarak hareket özgürlüğünün sağlanması ve Engellilerin sosyal hayattan koparan, yalnızlaştıran engellerin kaldırılması önemini koruyor.
Engelli bireylerin afet ve acil durumu
Afet planlarında kapsayıcı bir şekilde engelli eylem planı oluşturulmuyor afetler ülkemizin bir gerçeği her birey sorun yaşarken afetlerde engelliler 3 kat daha sorun yaşıyorlar en çok etkilenen engelli ve ailelerine afet eylem planlarında ya yer verilmiyor ya da iki cümle ile geçiştiriliyor. Zihinsel engelli, görme engelli, işitme engelli ve bedensel engelli kişilere bu durumlarda nasıl ulaşılacağı ve nasıl kurtarılacağı konusunda gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Çözüm önerimiz Merkezi bir data sistemin oluşturulması gerekmektedir hangi il, ilçe, mahalle ve köylerde hangi evde engelli olup olmadığı nüfus kayıt sistemiyle bu bilgilerin entegre edilmesi zorunlu olmalıdır aynı sistemin ilgili afet birimlerine örneğin AFAT AKOM İlgili STK larına bu sisteme erişebilmeleri sağlanmalı afet anında zamandan kazanmak mümkün olabilir yine İlgili STK ların yapmış olduğu araştırmaları dikkate alınmalı afet ve acil durumlarda buna göre şekillendirilmeli. (ilgili saha araştırmalarımız mevcuttur)
Engelliler kapsamlı ve etkin sosyal güvenlik talep ediyor!
Ülkemizdeki sosyal güvenlik sistemleri prim ödeme esasına göre düzenlenmiştir. Büyük bir çoğunluğu işsiz ve mali gücü hiç olmayan Engelliler bu sistemin dışında kalıyor. Oysa sakatlık bir sağlık sorunu olduğu için Engelliler sürekli sağlık desteğine ihtiyaç duyan bir kesimdir.
BAĞ-KUR, SSK, Emekli Sandığı’na bağlı olanların sağlık giderleri, ortez, protez, tekerlekli sandalye, koltuk değneği, akülü sandalye ve elektronik yardımcı araçları, işitme cihazları, sonda ve hasta altı bezi sorunsuz karşılanmalıdır. Sosyal güvencesi olmayan yurttaşların da ihtiyaçlarının Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fonu’ndan karşılanması, fon kaynaklarının yetersizliği ve bürokratik işlemlerin uzun ve zaman alıcı olması nedeniyle kullanılmasını imkânsız hale getiriyor. Sosyal güvelik kurumlarının ortez ve protezler için katkı payı almaları. Maliye Bakanlığının da bu ihtiyaçlara bazen ödenek ayırmaması, sosyal güvenlik kavramıyla açıkça çelişiyor. Oysa devlet sosyal yükümlülüklerini yerine getirmeli bu ihtiyaçların üretim ve temininde vergi kolaylıkları ve benzeri teşvikler olmalıdır.
Çalışma olanağı bulamayan 2022 sayılı yasa ile bağlanan sosyal yardım çok yetersiz sadaka niteliğinde olup kapsamı çok dardır. Bu yasadan yararlanabilmek için 18 yaşını bitirmiş olmak, bakacak kimsesi bulunmamak gibi koşullar aranırken kimi adaletsizlikler söz konusu olabiliyor. Örneğin ücret ve maaş geliri elde eden vergi mükellefleri ve serbest meslek sahiplerinin bakmakla yükümlü olduğu Engellinin bulunması halinde 193 sayılı gelir vergisi yasasının 89. Maddesine göre herhangi bir başkaca koşul aranmaksızın her ay için gelirlerinin belli bir kısmı vergi dışı tutarak belli bir destek sağlamakta iken yine Vakıflar Genel Müdürlüğünün, Vakıf İmaret Yönetmenliğine göre maaş bağlanması çok zor koşullara bağlanmış olup bu olanaktan yararlanan engelli sayısı parmakla sayılacak kadar azdır.
2828 sayılı yasa gereği yaşamını tek başına bağımsız yürütemeyen engelliye evde bakım adı altında bugünkü rakam ile 11.190.00 tl verilmektedir bu kişiye bakan kişilerin hiçbir sosyal güvencesi olmadığından engellinin vefatı sonrası kendisi bakıma muhtaç durumda kalıyor, Önerimiz evde bakım alacak engellinin kriterlerinin yeniden düzenlenmesi ve bakıcısın sosyal güvenceye alınması bakım parasının da en az bir asgari ücret kadar olmasıdır.
Çeşitli yasa ve idari kararla Engellilere sağlanan bazı mal ve hizmetlerden indirimli veya ücretsiz yararlanma olanağı 4736 sayılı yasa ile tamamen kaldırıldı. Aynı yasanın Bakanlar Kuruluna verdiği yetkiye dayanılarak Engellilerin hakları iade edildiyse de bu iadeler daha küçük oranlarda ve alanı daraltılarak uygulamaya konuldu.
Engellilerin sorunlarının çözümünde katılımcı ve demokratik yasalar istiyor!
1999 yılı sonunda toplanan birinci Engelliler Şurası’nda Engellilerin sorunlarını çözüme kavuşturmak amacıyla Engelliler Yasası adıyla bir yasanın çıkarılması oy birliği ile kararlaştırıldı. İlgili Devlet Bakanlığı ve Engelliler İdaresi Başkanlığı konuyla ilgili bir çalışma başlattı. Ancak bu çalışma gerekli inceleme ve hazırlığın eksikliği nedeni ile yetersiz bir düzenleme olarak TBMM’ye sunuldu ve komisyonlarda görüşülen Hükümet Tasarısı Genel Kurul gündemine alındı.
Bu alandaki kapsamlı düzenlemeler 54. Hükümetin çıkardığı 571, 572 ve 573 sayılı kanun hükmünde kararnamelerle gerçekleştirildi. Yeni düzenlemelerin TBMM’ye sevk edilen ve halen görüşülerek kanunlaşması beklenen bu KHK’ler üzerinden yapılması gerekirken 57. Hükümet belirtilen yeni tasarıyı düzenledi. Bu yöntem Kanun Hükmünde Kararnameler ve değişik yasalarda yer alan ve uygulanan hükümleri tanımların tekrarıyla sınırlı kaldı ve idari kararla gerçekleştirilmiş uygulamaları yasa hükmü haline getirmenin ötesine gidemedi. Yeni tasarı belediyelerin mevcut yükümlülüklerini tekrarlarken merkezi hükümete herhangi bir yükümlülük getirmemektedir. Bu hali ile mevcut girişim, siyasi popülizm olarak ortaya çıkarken genel seçim kararının alınmasıyla kadük oldu.
Sorunların çözümünde önemli kolaylıklar sağlaması gereken yasal düzenlemelerde, Engelli konfederasyon, federasyonları ve Ülke genelinde örgütlenen dernekleri aracılığıyla katılımının sağlanması gerekiyor. Katılım boyutu eksik bırakılan bütün yasal düzenlemelerin ihtiyaçları karşılamaktan uzak kalacağı ve değiştirilmek zorunda kalacağı unutulmamalıdır.
Sonuç 58. Hükümet Kadük olan yasayı tekrar TBMM sine havale ederek kurulan komisyonlar tarafından hazırlanan Engelliler Yasası 2005 Temmuz ayında Tüm siyasi partilerin oy birliği ile 5378 sayılı yasa olarak çıkarıldı ve tozlu raflarda yerini aldı…
Devlet tarafından bilgilendirme
Ülke genelinde yaşayan milyonlarca engelli haklarını bilmemektedir. Aile sosyal politikalar bakanlığı çağrı merkezi 183, Sağlık Bakanlığı Çağrı merkezi 184. Sosyal yardım çağrı merkezi 144. SGK çağrı merkezi 170, bu çağrı merkezlerinde çalışan personellerin Engelliler konusunda Eğitimsiz ve bilgisizler hiçbiri konusuna vakıf değil bu nedenle de engellilere ya yanlış bilgi veriliyor yada hiç bilgi verilmeden çağrı sonlandırılıyor bu durumda engelli alacağı hizmete erişemiyor ve mağdur oluyor., Önerimiz bu Çağrı merkezlerinde çalışan personelin Konusuna göre eğitim verilmesi doğru bilgilerle donatılması ve engellilerin mağdur edilmemesi gerekiyor.
Önerimiz, Engellinin olmadığı yerde Engelliler hakkında karar almak ne kadar doğru? Tüm il ve ilçe yerel yönetimlerinde Partili olup Engelli Örgütlerin içerisinde gelen Engellileri TBMM’sinde ve belediye meclis üyelerine yer verilmesi TBMM’sinde oy birliği ile çıkarılan 5378 sayılı yasanın Yönetmenliklerinin ivedilikle Çıkarılması ve uygulanması, Yönetmenliklerin hazırlanmasında Ülke genelinde örgütlü olan Dernekleri ve Konfederasyonların temsilcilerinin yer alması.




